Başkasının emri altında zor şartlarda ve düşük maaşlarla çalışan bir çok kişinin aklında kendi işini kurmak gibi bir düşünce yatmaktadır. Çünkü herkes patron olmak ve emeğinin karşılığını almak ister. Peki bu konuda girişimcilere verilecek en önemli tavsiyeler nelerdir diye soracak olursanız hemen sıralayalım.
1- ORJİNAL BİR FİKİR VEYA GÜNCELLENMİŞ BİR PROJE
Başarılı projelerin büyük bir kısmının özünde özgünlük vardır. Sıradan girişimcilik örneklerinin de başarıya ulaşma ihtimali vardır fakat bu konuda sizlere büyük bir sorumluluk düşmektedir. Sosyal Medya diye bir kavram ortada yokken facebook gibi bir platformun ortaya çıkması ve bu noktalara gelmesi bunun en bariz örneğidir.
Soru: Yalnızca özgün projeler ve fikirler mi başarılı olur?
Cevap: Hayır, fakat daha önce denenmiş bir sektörle alakalı bir iş kurmak isteseniz bile farklılık gereklidir. Örneğin küçük bir kasabanın işlek bir caddesinde gıda sektörü üzerine bir işletme kurmak ve kendi işinizin patronu olmak istediğinizi farz edelim. Çevrede bir çok dönerci görürsünüz, bu ise sizi aynı sektörde farklı bir kulvarda ilerlemeye zorlar. Tantuni dükkanı açma fikri sıra dışı bir fikir olmasa bile bulunduğunuz konum ve konjektür itibari ile sizi farklı kılacaktır. Yüzde yüz başarı ihtimali sunar mı? Hiç bir işin kesin bir başarı garantisi yoktur ve girişimciliğin özünde risk vardır.
Tantuni dükkanı açmak mı istiyorsunuz? O zaman “20.000 LİRAYA HANGİ İŞLER YAPILABİLİR?” isimli makale ilginizi çekebilir.
Yukarıdaki başlığın özeti şudur; farklı olun. Sizi diğer işletmelerden ayıracak bir sebep yaratın. Daha önce uygulanan bir projeye farklı bir bakış açısı sunun. Müşterileri bazı konularda farklı olduğunuza inandırın ve hedeflerinizi buna göre belirleyin.
2- SİZE GEREKLİ OLAN SERMAYEYİ BİRİKTİRMENİN YOLLARINI ARAYIN
Özgün bir projeyi belirlemek bu uzun maratonun ilk 100 metresini oluşturur. Bu konuda iyi bir başlangıç yapmak bitiş çizgisine ilk sıralarda girmenize olanak tanıyacaktır. Farklı bir proje bulsanız bile bu fikri hayata geçirmek o kadarda kolay değildir. Tam burada ikinci gereksinim ortaya çıkar ve çoğu projenin hayata geçirilememesinin nedenini oluşturur. Kendi işini kurmak isteyen bir girişimcinin az da olsa gerekli bir sermayeye ihtiyaç duyacağı hepimizin bildiği bir gerçektir.
SORU: Çok büyük bir sermayeye sahip olmadan iş yapamaz mıyım?
CEVAP: Tabi ki yapabilirsiniz. Hatta sermayesiz iş imkanları bile vardır ve ilerleyen dönemlerde bu konuyla ilgili uzun soluklu bir içerik hazırlayacağız. Çok düşük sermayelerle bile çok başarılı işletmeler kurabilirler.
İlginizi çekebilir: “DÜŞÜK SERMAYE GEREKTİREN GİRİŞİMCİLİK FIRSATLARI”
Sermaye konusu sizin hesaplamanız gereken bir husustur. Çünkü sizin düşündüğün bir projeye hiç kimse ortalama bir sermaye analizi çıkaramaz. Örneğin temizlik sektörü üzerine bir işletme kurma fikriniz var ise bu projenin kapsamına, ayrıntılarına göre sermayeyi belirleyecek olan yine sizler olacaksınız. Projeyi ne kadar geniş kapsamlı düşünürseniz, gereken maliyet de bir o kadar artacaktır.
3- BAŞARININ GİZLİ ANAHTARI: İSTİKRAR
Millet olarak bizim en büyük sıkıntı yaşadığımız durumun adıdır istikrar. Milli maçları veya ülkemizin takımlarının Avrupa’da ki mücadelelerini izliyorsanız eğer çok büyük mücadele ile başladığımız hatta 2-0 öne geçtiğimiz maçları bile kaybettiğimizi görmüşsünüzdür. Bu sebeple istikrarlı olmak başarılı olmanın en büyük şartını oluşturur. Hayatlarında başarılı olan girişimcilerin başarı hikayelerine dikkat ederseniz azimli ve istikrarlı bir mücadelenin sonunda hayallerini gerçeğe dönüştürdüklerini görürsünüz.
SORU: İstikrar nedir? Başarılı bir girişimci olmak için nasıl istikrarlı olunur?
CEVAP: İstikrar, düzenlilik içerisinde devam edebilme, en kısa tabiri ile kararlılık anlamına gelir. Futbol maçlarında anlattığımız gibi somut bir örnek ile açıklamak gerekirse işletmemizi kurduğumuz zaman her sabah saat 07.00’de işimizin başında olma durumuna verilen isimdir. İşleri belirli bir seviyeye getirdikten sonra işe öğleyin gitmek veya yalnızca akşamları gidip günlük hasılatı toplamak ise istikrarsızlık örneğidir.
Örnek: Microsoft’un sahibi Bill Gates kadar zengin olabilmeniz için yıllık gelirinizin 30 milyon dolar olduğunu farz edersek, yine de Bill Gates kadar zengin olabilmeniz için 277 yıllık bir zamana ihtiyacınız olacak. Buna rağmen Bill Gates her gün 7 saat uyur.
4- UYGUN REKLAM PLANI VE PAZARLAMA STRATEJİSİ
Her ne kadar başarılı bir işletmeye sahip olsanız ve kaliteli ve uygun fiyatlı ürünleri satışa sunsanız bile bunu kimsenin bilmemesi durumunda hiç bir değeri olmayacaktır. Pazarlama sizin ürün satışınızı ve müşteri bulmanızı sağlayan en önemli hususu oluşturur.
“İyi reklam, kötü reklam diye bir şey yoktur. bazı koşullarda iyi olan, başka koşullarda kötü olabilir. araştırmalar ise, sizi geçmişe hapsedebilir.” Bill Bernbach
5- MARKALAŞMA SERÜVENİ
İşletmenizin kuruluşu ve kısa vadeli hedefleri belirledikten ve gerçekleştirdikten hemen sonraki adımı markalaşma süreci oluşturmalıdır. Aksi takdirde yerinizde sayarsınız veya gerilemeye başlarsınız. Markalaşma nedir? Bebek şampuanı denince akla Dalin gelmesi, bulaşık deterjanı denince akla Pril gelmesi, çocuk bezi denince de akla primanın gelmesi markalaşmanın en büyük işaretidir. Çoğu insanımız primanın bir marka olduğunu bilmez çocuk bezi yerine markete gider ve “bir prima alabilir miyim? der.
Bu konuyla ilgili ayrıntılı bilgi için “İYİ BİR MARKA NASIL OLMALIDIR?” isimli makalemizi okuyabilirsiniz.
6- DEĞİŞMEYEN TEK ŞEY DEĞİŞİMİN TA KENDİSİDİR
Bazı işletmeler hatalarından ders çıkarmaz ve sektörel değişimlere ayak uyduramaz. Her firma, işletme, proje kendini güncellemek zorundadır. Ford ilk arabayı çıkardığı zaman zaten başka yok deseydi bugün hala dünya piyasasında bu kadar güce sahip olabilir miydi? Peki ya Nokia? Samsung ve Iphone karşısında hezimete uğramasının asıl nedeni nerede saklıdır?
7- PAZARA HAKİM OLUN
Pazara hakim olmak için uzun vadeli bir gayret gerekir. Kendi işinizi çok güzel yapmanız sizi kendi sektörünüzde 1 numara yapmaz. Peki 1 numara olmak için ne yapmanız gerekir? Rakiplerinizi iyi analiz etmeli ve onların her zaman bir adım önünde yer almak için farklı yollara başvurmalısınız. Özellikle rakiplerinizin eksik yanlarını keşfetmeli ve bu konulara daha fazla ağırlık vermelisiniz. Teori olarak zor gibi geliyor fakat pratik bir örnekle açıklamak isterim.
Yaşadığım yerde iki adet kuruyemiş dükkanı vardı ve dükkanları yıllardır yan yana dururdu. İkisinin de farklı bir özelliği vardı ve bu sebeple ikisi de çok güzel cirolarla günü kapatırdı. Birinin artısı diğerinden daha kaliteli çekirdek satmasıydı. Diğerinin artısı ise rakibine göre lokasyonunun iyi olmasıydı. Çünkü çoğu insan çarşıya girdiği zaman ilk bu dükkanı tercih ediyordu. Ürün kalitesi olan firmanın bir hamlesi diğerini yerle bir etmeye yetti. Onun bir dükkan yanına kendi şubesini açtı. Yani 100 metre arayla X firması Y firması ve tekrar X firması. Umarım bu somut örnek ile kendi işimi yapmak istiyorum diyenlere pazara hakim olmanın binlerce yolu olduğu gerçeğini ve bunları sizin duruma göre sizin bulmanızın gerektiğini anlatabilmişimdir.
Kendi işini kurmak isteyenler “ÇOCUK GİYİM MAĞAZASI AÇMAK İSTİYORUM” isimli makalemizi okuyabilirler.
“Kendi işimi nasıl kurarım?” sorusuna 7 önemli tavsiye ile nokta koyuyoruz. Umarım bundan sonraki kararlarınız bu bağlamda şekillenir ve girişimleriniz istikrarlı bir maratonda başarıya ulaşır.
Kendi işini kurmak zor bir macera ve fazlasıyla fedakarlik istiyor. Kendine güvenen, pazarlama yeteneğine inanan, kuracağı işi seven kişiler başarılı olabilir.