Ülkemizin kurulduğu dönemdeki en büyük sıkıntı okuma-yazma bilme oranının düşük olmasıydı. Bana göre bugünün en büyük sorunlarından birisi de bireylerin finansal okuryazarlık konusunda bilgi sahibi olmamaları gibi geliyor.
FİNANSAL OKURYAZARLIK NEDİR?
Yukarıdaki bölümden de anlayacağınız üzere bugün finansal okuryazarlık konusuna değinmek istiyorum. Peki finansal okuryazarlık nedir? Kısaca parayı tutma, biriktirme, tasarruf etme ve bu parayı değerlendirme işlerine finansal okuryazarlık deniyor.
ENFLASYON NEDİR?
Ülkemiz ne yazık ki yüksek enflasyonun yaşandığı bir ülke ve vatandaşlarımızın enflasyon denen canavarla nasıl mücadele etmesi gerektiğini bilmesi gerekiyor. Geçen ay 100 bin liraya alabileceğin arabayı bu ay 110 bin liraya alamamana kısaca enflasyon diyoruz. Veyahut geçtiğimiz senelerde 200-300 liraya market sepetini A’dan Z’ye doldurabiliyorken bugün aynı alışverişi yapamayışımızın nedeni yine enflasyon. Enflasyonun da iki çeşidi mevcut. Birincisi paramızın değer kaybetmesinden kaynaklanan enflasyon iken ikincisi arz-talep dengesinin bozulmasından kaynaklı enflasyon olabiliyor.
İlginizi çekebilir: “YATIRIM STRATEJİNİZİ BELİRLEMEDEN YOLA ÇIKMAYIN”
FİNANSAL OKURYAZARLIĞIN 3 TEMEL PRENSİBİ
TASARRUF: Enflasyon denen canavarla mücadele etmek için ilk yapmamız gereken tasarruf etme alışkanlığı kazanmak olacaktır. Çünkü günümüzde geçim derdi gittikçe zorlaşıyor ve insanlar maddi sıkıntılar nedeniyle intihar ediyor. Aileler ve yuvalar bu sebeple dağılıyor. Bu sıkıntıları yaşamamak için bugünden tasarruf etmeye başlamamız gerekiyor. Unutmayınız ki cimri olmak farklı bir şey tutumlu olmak farklı bir şey.
“Eğer ihtiyacınız olmayan şeyler satın alırsanız, çok geçmeden ihtiyacınız olmayan şeyleri satmak zorunda kalırsınız.”
BİRİKİM: Yapılan tasarruflar neticesinde elimizde kalan nakit parayı biriktirmeliyiz. Bunu kendimiz için yapmıyorsak bile ailemiz veya çocuklarımız için yapmak zorundayız. Yarın bizi ne gibi sorunların beklediğini hiç birimiz bilmiyoruz. Bu nedenle korona virüsün ortaya çıkmasıyla insanlar işsiz kaldı ve birikimi olmayan aileler büyük sıkıntılar yaşadı ve yaşamaya devam ediyor. Dükkanların kapandığı maaşların ödenemediği bu günlerde birikimi olanların ne kadar şanslı olduğunu tahmin edebiliyorsunuzdur.
“HARCADIKTAN SONRA KALANI BİRİKTİRMEYİN, BİRİKTİRDİKTEN SONRA KALANI HARCAYIN”
Dünyanın en zengin borsa yatırımcısı Warren Buffet’ın çok sevdiğim bir sözünü hayat prensibi haline getirmenizi bir zorunluluk olarak görüyorum. Bu sözü okuduğum ilk günden beri uygulamaya çalışıyorum ve faydasını fazlasıyla gördüğümü itiraf etmeliyim.
Örnek: 4.000 TL geliriniz var ise her ay 400 lirayı maaş yattığı gün köşeye atmanız gerekiyor.
YATIRIM: Son olarak da tasarruf edip biriktirdiğimiz paraları yatırıma çevirme zorunluluğu yatıyor. Yukarıda da bahsettiğim gibi paramız günden güne değer kaybediyor veya korona gibi küresel krizler arz-talep dengesini bozabiliyor. Buna bağlı gelişen enflasyon neticesinde birikimlerimiz buhar olup uçuyor. Şöyle ki geçen yıl 100 bin liraya aldığımız araba bu yıl artık 100 bin lira değil. Buda demek oluyor ki 100 bin liranızın 1 kuruşu bile yok olmadı ancak 100 bin liranızın alım gücü oldukça azaldı. Aynı şey market, manav veya kasap alışverişleri için de geçerli. 10 yıl boyunca TL biriktirebilirsiniz. Ancak 10 yılın sonunda geriye dönüp baktığınız zaman biriktirdiğiniz paranın zaman içerisinde enflasyon denen canavara karşı büyük yaralar aldığını sizde göreceksiniz. Paranın zamansal değerini anladığınız zaman finansal okuryazarlık konusunda ilk adımı atmış oluyoruz.
ENFLASYONDAN KORUNMA YÖNTEMLERİ NELERDİR?
Enflasyondan korunmak için ilk olarak reel getirinin ne demek olduğunu bilmek gerekir diye düşünüyorum. Reel getiri enflasyondan arındırılmış olarak sağlanan getirinin adıdır. Örneğin geçen yılın yıllık enflasyon oranı %15 diyelim. (TUIK raporlarına güvenip güvenmemek size kalmış bir şey ancak hissedilen ile açıklanan enflasyon genellikle farklı oluyor.) %15 enflasyona karşı sizin %15’lik bir getiri sağlamanız demek sizin kar ettiğiniz anlamına gelmez. Örneğin paranızı mevduata koydunuz ve mevduat geliri size yıllık net %15 kazanç sağladı. Yani 100 bin liranız yıl sonunda 115 bin lira oldu. Şimdi siz kendinizi 15 bin lira karlı olarak göremezsiniz. Çünkü enflasyon oranında bir getiri sağladınız.
İkinci örnekte ise siz 100 bin liranız ile altın satın aldınız ve altının fiyatı 116 bin lira oldu. Enflasyonun yine %15 olduğunu düşünecek olursak siz enflasyona oranla %1’lik bir reel getiri elde etmiş oldunuz. Bu bağlamda mevduat getirisi sizi genellikle enflasyona karşı korumaz. Altın ise çoğunlukla enflasyonun biraz üstünde bir oranla korur. Aşağıdaki tabloda FODER başkanı sayın Atilla hocamın hazırladığı 1986-2020 yılları arasında enflasyondan arındırılmış net kar yüzdelerini görüyorsunuz.
Enflasyondan korunmanın en etkili yolu borsadan geçer. Borsa ile ilgili daha önce bir kaç yazı kaleme almıştık. Bu bağlamda önceki yazıların tamamını görmek için buraya tıklamanız yeterli olacaktır. Borsanın ardından fon yatırımı da size uygun olabilir. Bu konuyla ilgili henüz bir içerik oluşturma vaktim olmadı ancak en kısa zamanda hem video olarak hem de yazı olarak “fon yatırımı” başlığına değineceğiz. Emtia ve değerli madenler de genellikle sizleri enflasyona karşı koruyacaktır. Altın, gümüş ve Paladyum gibi madenler bunların başında gelmektedir.